Antropologlar malların, belirli toplumların genel kültürleri bağlamında üretim, dağıtım ve tüketim araçlarını incelerler. İktisatçılardan bazı kuram ve kavramlar almalarına rağmen, pek çok antropolog, insanların doğrudan üretime katılmadığı ve çıkar amaçlı olarak mallarını değiş tokuş etmedikleri kapitalist piyasa ekonomilerini, ekonomik
Hele de bu insanlar avcı-toplayıcıysa en yorucu ve beceri gerektiren iş bile yanlış yorumlanmaya açıktır. Hayatını çiftçilik, ticaret, fabrika ya da ofis işiyle kazananlara göre, avlanma bir spordur ve bundan dolayı yiyecek toplayıcı toplumlarda erkekler eğlenceye yönelik işlerle uğraşıyor olarak algılanırken kadınlar sanki ailenin bütün yükünü üstleniyor gibi görünürler.Sanayileşmiş ve sanayileşmemiş toplumlardan gelen
Bu yüzden gerektiği zaman ne kadar çok çalışırlarsa çalışsınlar, geriye kalan zamanlarında, ekonomik anlamda verimsiz etkinliklere ayırabilecekleri saatler, günler, haftalar olabilir. Bu insanlar, sanayileşmiş ve sanayi sonrası toplumlardan gelen gözlemciler tarafından tembel ve aylak insanlar olarak betimlenebilirler.
Burada üzerinde durulması gereken
Örnek olay olarak,
Hediye patatesler kadına verildikten sonra, kadının kocasına ait olan ve o erkeğin gücünü ve nüfuzunu simgeleyen patates kilerine yüklenir. Erkek bu patateslerin bir kısmını, kol düğmesi, gerdanlık, küpe, fındık, domuz, tavuk ve tahta sepet, tarak, hasır paspas, kireç çömlek gibi yerel olarak üretilen malları almak için
Patates pişirilinceye ya da çürüyünceye kadar para gibi kullanılır. Bu yüzden hasattan sonra patatesler, günlük yiyecek olarak hemen tüketilmez. Kız kardeşine ya da kız çocuğuna patates vererek erkek hem kadının kocasına olan güveni gösterir hem de onu kendine borçlu kılar.
Muz yaprağı demetlerinin kullanım değeri hiç olmasa da yapımı büyük emek gerektirir. Muz yaprağı demetleri ve bunlardan yapılmış etekler, yakın bir süre önce ölmüş bir akrabanın yakınlarına ve cenazeye yardımcı olmuş kişilere borç ödemek için kullanılır. Ölen kişinin soyunun zenginliği ve hayatta kalma gücü de demetlerin ve eteklerin niteliği ve niceliği ile ölçülür. Erkek, karısının erkek kardeşinden patates aldığı için karısına da muz demeti ve eteği almaya yetecek kadar patates vermek ve karısının ailesinden birisi öldüğünde onun borcunu ödemeye yardımcı olmak zorundadır. Ölüm her an yaşanabileceği için erkek, karısının gereksinim duyduğu an kullanabileceği patatesleri hazır tutmak zorundadır. Ölüm veya karısının patateslerin hepsini isteme olasılığı, erkeğin serveti üzerinde bir kısıtlama getirir.
Dünyanın diğer ülkelerinde olduğu gibi Trobriandlılar da bazı nesnelere, yerine getirdikleri işlev ve sahip oldukları değerden öte önem verir ve onlara değişik anlamlar yüklerler, örneğin patates; toprak sahibi olma, korunma, yardım ve diğer zenginliklere erişim olanağı sağlayabilir. Böylece, patates takası ekonomik bir işlem olduğu kadar politik ve toplumsal bir ilişkidir. Muz yaprağı demetleri ve etekleri ise soyun politik gücünün ve ölümsüzlüğünün göstergesidir. Ölen için yapılan törenlerin ardından yapılan mal dağılımlarına baktığımızda erkeğin kadına ve onun değerlerine ne kadar bağlı olduğunu görürüz. Trobriand Adası sakinleri için bu konular o kadar büyük önem taşır ki sanayileşmiş dünyanın para, eğitim, din ve hukuk gibi kavramları, bu topluma girmiş olmasına karşın, patates ekimi ve kadının servetinin korunması olgularına bağlı kalmışlardır. Modern kapitalist ekonomi bilimi kavramlarıyla ele alındığında bu etkinlikler anlamsız gelebilir ancak Trobriand değerleri ve kaygıları açısından anlamları büyüktür.
Kaynakça:
Cultural Anthropology
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder