Bu Blogda Ara

17 Kasım 2011 Perşembe

PİRAMİTLER

Piramit (Eski Yunanca: πύρ = (pýr) ateş + μέσο/μέση = (méso/mése)) orta kelimelerinden kökleniyor.

Mısır Piramitleri


Mısır'daki en önemli piramitler sayılan: Gize Piramitleri.
Mısır Piramitleri, Mısır’da yer alan eski piramit şekillerde yapılardır. Mısır’da 100’den fazla piramit vardır. Piramitlerin çoğu Eski Krallık Dönemi'nden Orta Krallık Dönemi’ne kadar firavunların mezarı için inşa edilmiştir. Bilinen en eski piramit 3. Hanedan döneminde inşa edilen Basamaklı Piramit’tir. Bu piramit ve etrafını çevreleyen bloklar; mimar İmhotep tarafından tasarlanmıştır. Ayrıca bu yapılar dünyanın en eski şekilli taşlardan inşa edilmiş yapısıdır. En çok bilinen piramitler Gize’de bulunmuştur. Birkaç Gize Piramidi inşa edilmiş en büyük yapılardandır. Gize Piramitleri’nin en büyüğü olan Keops Piramidi şu ana kadar zarar görmeden ayakta duran, Dünya’nın Yedi Harikası’ndan biri olarak görülmektedir.

Çin Piramitleri 

  • Dohan Tapınağı
Türk piramitleri olarak adlandırılan yapılar, aslında piramit değil, tümülüstür. Çin'in Xiang kentinde bulunurlar. En büyükleri "beyaz piramit"tir. Çin hükümeti, bunları gizlemektedir. "Beyaz piramit"i bir dağ görünümüne sokmaya çalışmışlardır. Bu piramitler Mısır piramitlerinden de eskidir ve Beyaz Piramit dünyanın en büyük piramididir.Bölgeye zorunlu iniş yapan bir İngiliz Savaş Uçağı pilotu tarafından görülmüştür. Çok kısa bir süre sürdürelen arkeolojik kazılarda muhteşem mumyalar, altın işçilikleri bulunmuştur. Mısır piramitlerinden üstün mumyalanmıştır.

Meksika Piramitleri

Bolivya Piramitleri 

Günümüz 

Türkiye'deki piramit benzeri yapılar 

türkiye cumhuriyetinin ilanı(kuruluşu)

Türkiye Cumhuriyeti'nin ilanı



Atatürk Devrimleri

Siyasal
Saltanatın Kaldırılması
Cumhuriyetin İlanı
Halifeliğin Kaldırılması Kadınlara Siyasal Haklarının Verilmesi
Toplumsal
Kıyafet İnkılabı
Tekke, Zâviye ve Türbelerin Kapatılması
Soyadı Kanunu
Lâkap ve Unvanların Kaldırılması
Uluslararası Ölçülerin Kabulü
Eğitim ve kültür
Öğretimin Birleştirilmesi
Harf Devrimi
Millet Mektepleri
Türk Dil ve Türk Tarih Kurumlarının Kurulması
Üniversite Öğreniminin Düzenlenmesi
Güzel Sanatlarda Yenilikler
Ekonomi
Aşarın Kaldırılması
Çiftçinin Özendirilmesi
Toprak Reformu
Örnek Çiftliklerin Kurulması
Sanayi Teşvik Kanunu
I. ve II. Kalkınma Planları
Hukuk
Mecellenin Kaldırılması
Medeni Kanunun Kabülü
Cumhuriyet'in İlanı, milletin yönetilme şeklinin belirlenmiş olduğu, Atatürk'ün siyasi devrimlerinden bir tanesidir. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) 29 Ekim 1923'te ortaya çıkan kabine bunalımı sonucunda, bu yönetim şeklinin kusurları daha net ortaya çıkmış ve 29 Ekim'de Anayasanın ilgili maddeleri değiştirilerek, ülkenin yönetim şekli cumhuriyet olarak belirlenmiştir.

Nedenleri

23 Nisan 1920'de TBMM'nin açılışı ile Milli Egemenliğe dayalı yeni bir devlet kurulmuştu. Ancak Kurtuluş Savaşı devam ederken, milli birlik ve beraberliğin bozulmaması için rejimin adı konulmamıştı.
Saltanatın kaldırılmasının ve Lozan Antlaşması'nın ardından TBMM'de en çok tartışılan konulardan biri, yeni devletin niteliği sorunuydu. Hükümetinin dayandığı prensipler demokratikti ama bir taraftan da adı "Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti" idi.

Tarihçesi 

Mustafa Kemal Paşa`nın tavsiyesi ile 27 Ekim 1923'te Ali Fethi (Okyar) Bey başkanlığındaki hükümetin istifası ve Cumhuriyet Halk Fırkası grubunun yeni hükûmet listesi üstünde anlaşmaya varamaması üzerine, Mustafa Kemal Paşa 28 Ekim gecesi arkadaşlarını toplayarak sorunun gerçek çözümüyle ilgili düşüncesini açıkladı ve İsmet İnönü'yle o gece, devletin niteliğinin Cumhuriyet olduğunu öngören bir yasa tasarısı hazırlanmıştır.

Kazandırdıkları

  • Cumhuriyetin ilanı, Türk kurtuluş mücadelesinin askeri ve siyasi alanda zafere ulaşmasının bir sonucudur.
  • Osmanlı Monarşik yönetiminin Milli Mücadeleye karşı takındığı olumsuz tavır, batıdaki siyasi gelişmelere paralel olarak çizilmiştir. Fakat bu gelişmelerin sonucunda beklenilenin aksine bir Türk devleti yok olmamış rejim değiştirerek çağdaş bir devlet olarak varlığını sürdürmüştür.
  • Mustafa Kemal Atatürk'ün ilk Cumhurbaşkanı olarak seçilmesiyle, saltanatın kaldırılmasından sonra ortaya çıkan devlet başkanlığı sorunu da çözümlenmiştir. Cumhuriyetin ilanı, Türk Ulusu'nun çağdaş uygarlık seviyesine çıkaran inkılaplar için elverişli bir ortam hazırlamıştır.
  • Devletin yönetim şekli belirlenmiştir.
  • Mecliste hükümeti sistemi'nden kabine sistemi'ne geçilmiştir. Böylece Hükûmet bunalımı sorunu çözümlenmiştir.
- Demokratik bir anayasayla halk egemenliği üzerinde yükselen, yeni bir yönetim biçimi olarak Cumhuriyet yönetimine geçildi
- Saltanat ve Hilafet kaldırıldı
- Kapitülasyonlara son verildi
- Din ve devlet işleri birbirinden ayrıldı, laiklik ilkesi yerleştirildi
- Köylüye toprak, makina, tohumluk vb. dağıtıldı, tarım okulları, tohum ıslah istasyonları, örnek devlet tarım çiftlikleri kuruldu, Yüksek Ziraat Enstitüsü açıldı, Ziraat Bankası aracılığıyla köylüye kredi olanakları arttırıldı
- Anadolu'nun içlerini denizlere bağlayan yeni demiryolları yapıldı, yabancıların elindeki demiryolları bedelleri ödenerek kamulaştırıldı
- Duyun-u Umumiye'nin elindeki petrol, tuz, şeker, kibrit, tütün tekelleri devlet tekeli haline getirildi
- Üretim ve tüketim kooperatifleri kuruldu, kooperatifçilik teşvik edildi
- Dış ticaret devletleştirildi
- Ülkenin sanayileşmesi için KİT'ler kuruldu (Sümerbank, Etibank, TKİ, M.T.A. vb.)
- Özel sektör teşvik edildi
- Özellikle liman şehirlerindeki, azınlıklardan oluşan tüccarlara ağır vergiler getirildi
- 5 yıllık kalkınma planları yapıldı ve uygulandı
- Şeriat vergisi ÖŞÜR kaldırıldı
- Tekke ve tarikatlar kapatıldı
- Eğitim birliği temelinde eğitim parasız hale getirildi ve yaygınlaştınldı
- Halkın kültürel gelişimi ve örgütlenmesi için halk evleri kuruldu
- Köy aydınlanması ve toprak sorununu çözme amacıyla köy enstitüleri planlandı, ön uygulamaları yapıldı
- Millet mektepleri açıldı, okuma-yazma seferberliği ülkenin her yanına yayıldı
- Fikir ve sanat eserlerini koruma yasası çıkarılarak, tarihsel ve kültürel değerler koruma altına alındı
- Medeni Kanun kabul edilerek vatandaşlık hakları yerleştirildi
- Yeni ticaret yasası çıkarıldı, çağdaş ticari kurumlar kuruldu
- Soyadı Yasası çıkarıldı
- Ulusal bankacılık geliştirildi, İş Bankası, Emlak Bankası kuruldu
- Türk Tarih ve Türk Dil kurumları kurularak, ulusal tarihe ve Türkçeye sahip çıkıldı
- Uluslararası takvim ve saat kabul edildi
- Kabotaj hakkı ulusallaştırıldı, yerli üretim gümrük korumasına alındı
- Arapça yazıdan vazgeçildi, latin alfabesi getirildi
- Toprak yasası çıkarılarak, aşiretlerin bir kısım arazileri kamulaştırıldı ve yoksul köylülere dağıtıldı
- Kılık kıyafet yasasıyla peçe, çarşaf, sarık, fes vb. kaldırıldı
- Ağırlık ve mesafe ölçüleri uluslararası standartlara getirildi, okka, dirhem,arşın vb. yerine kg., gr. metre vb. kabul edildi
- Enerji santralları, barajlar, şeker, çimento ve tekstil fabrikaları kuruldu
- Hafta tatili Cuma'dan Pazar'a alındı
- Ordu modernleştirildi
- Kadın hakları geliştirildi, seçme seçilme ve çalışma hakları getirildi
- Kültürel gelişme devlet desteğine alındı, Devlet Tiyatro, Bale ve Operası kuruldu
- Yeni üniversiteler açıldı
- Büyük adli reformlar yapıldı, seri mahkemeler kapatıldı, çağdaş hukuk kurumları getirildi, mecelle kaldırıdı
- Defin ve mezarlık işleyişi yeni ve çağdaş kurallara bağlandı
- Madenler devletleştirildi
- Ormanlar ve göller kamulaştırıldı ve korumaya alındı
- Gerici ve ayrılıkçı isyanlar bastırıldı
- Barışçı dış politika egemen kılındı, özellikle komşu ülkelerle dostça ilişkiler geliştirildi
- Duyun-u Umumiye borçları düzenli olarak ödendi
- Karşılıksız para basılmadan, denk bütçe her yıl gerçekleştirildi
- Halk sağlığı ve kitle sporu geliştirildi, hastaneler, hemşire okulları ve spor tesisleri yapıldı
- Türk tarihinin ilk nüfus sayımı yapıldı
- Toprak envanteri çıkarıldı, kadastro örgütü kuruldu
- Sivil havacılık geliştirildi, uçak sanayi yatırımlarına özel önem verildi
- İletişim yatırımları yapıldı, Radyo, Telgraf ve Telefon işletmeleri kuruldu, devlet posta örgütü yeniden yapılandırıldı.

dünyanın 7 harikası

Dünyanın Yedi Harikası

Dünyanın Yedi Harikası, tamamı insanoğlu tarafından inşa edilmiş, olağanüstü antik yapı ve yapıtlardır. Ayrıca Antik Dönemin Yedi Harikası adıyla da anılırlar. İlk olarak M.Ö. 5. yüzyılda tarihçi Heredot tarafından ortaya atılan bir kavramdır. M.Ö. 4. yüzyılda Sidon'lu Antipatros tarafından ilk olarak "Dünya'nın yedi harikası üzerine" (Περὶ τῶν Ἑπτὰ Θεαμάτων) adlı eserle oluşturulmuştur. Günümüzde geçerli kabul ettiğimiz 7 harika listesi, M.Ö. 2. yüzyılda son şeklini almıştır.
Günümüzde, Dünyanın Yedi Harikası'ndan sadece Keops Piramidi ayaktadır. Diğerleri yangın ya da deprem gibi nedenlerle yok olmuşlardır.

Keops Piramidi 

Giza Piramitleri'nin üçü birden dünyanın yedi harikası listesine dahil değildir. Piramitlerden sadece Keops Piramidi bu listeye girmiştir. Keops Piramidi, 4. Hanedanlık zamanında M.Ö. 2560 yılında Firavun Khufu (Keops) tarafından yaptırıldı. Yapımının 20 yılı aştığı sanılmaktadır. Piramit yapıldığında 145,75 m yüksekliğindeydi. Yapıldığından itibaren 43 yüzyıl boyunca dünyadaki en yüksek yapı olarak kayıtlara geçmiştir. Keops Piramidi ilk inşa edilen olmasına rağmen dünyanın yedi harikası arasında günümüzde ayakta duran tek yapıdır.

Babil'in Asma Bahçeleri

Milattan önce 7. yüzyılda Babil kralı Nebukadnezar tarafından yaptırılmıştır. Babil'in çorak Mezopotamya çölünün ortasında, ağaçlar, akan sular ve egzotik bitkilerin bulunduğu çok katlı bir bahçedir. Coğrafyacı Strabo'nun 1. yüzyıldaki tanımına göre:
"Bahçeler birbiri üzerinde yükselen büyük direklerden oluşuyordu. Bunların içleri çukurdu.Büyük bitkilerin ve ağaçların yetişebilmesi için toprakla doldurulmuştu. Kubbeler, sütunlar ve taraçalar pişmiş tuğla ve asfalttan yapılmıştı. Yüksekteki bahçeleri sulamak için Fırat Nehri'nden zincir pompalarla su yukarılara çıkarılıyordu. Bu şekilde üst seviyelere taşınan su, bahçeleri sulayarak teraslardan aşağıya yukarı Söylentiye göre Nebukadnezar bu yapıyı sıla hasreti çeken karısı Semiramis için yaptırmıştır. Semiramis Medes kralının kızıdır. Söylentiye göre Mezopotamyanın düz ve sıcak ortamı onu bunalıma itmiş, kral da karısının hasretini sona erdirmek için yapay dağların olduğu, suların aktığı yemyeşil bir bahçe yaptırmıştır.
Babil'in asma bahçelerinin günümüze gelen kesin izleri yoktur. Fakat, bölgede araştırma yapan arkeologlar, Babil'deki sarayın kuzeydoğusunda görünüşü garip olan temel ve tonozlar buldular. Bunların Babil'in Asma Bahçelerine ait olup olmadığını düşünülmektedir. Babil'in Asma Bahçeleri, klasik yazarlar tarafından ayrıntılı bir şekilde tanımlanmıştır. Günümüzde bu tanımlara göre çizilen resimler bulunmaktadır. Sanılanın aksine efsanevi bahçeler bir yerlere asılı değil, sadece sütunlarla desteklenen taraçalar üzerinde kurulmuştur.

Artemis Tapınağı

Efes'teki Artemis Tapınağı'nın temelleri milattan önce 7. yüzyıla kadar gitmektedir. Tanrıça Artemis'e ithafen yapılmıştır. Tamamiyle mermerden oluşuyordu. Lidya kralı Croesus tarafından yaptırılan yapı, Yunan mimar Chersiphron tarafından tasarlanmıştı ve dönemin en büyük heykeltıraşları Pheidias, Polycleitus, Kresilas ve Phradmon tarafından yapılmış olan bronz heykellerle süslenmişti. Tapınak hem bir pazaryeri, hem de bir dini müessese olarak kullanılıyordu. Artemis Tapınağı M.Ö. 21 Temmuz 356'da adını ölümsüzleştirmek isteyen Herostratus adlı bir Yunanlı tarafından yakıldı. Aynı gece Büyük İskender doğmuştur. Büyük İskender Anadolu’yu fethettiğinde Artemis Tapınağı’nın yeniden yapılması için yardım teklif etmiş fakat reddedilmiştir.

Zeus Heykeli

Olimpia'daki Zeus Heykeli
Zeus Heykeli M.Ö. 450 yıllarında, adına olimpiyat oyunları düzenlenen Tanrıların kralı Zeus için, Olimpiyatlar'a ismini veren Olimpia'da yapılmıştır. Zeus Heykeli, bir tahta iskelet üzerine altın, fildişi ve metal parçalar yerleştirilerek Partenon'un içinde yapılmıştır. Heykelin oturduğu taban 6,5 m genişliğinde ve 2 m yüksekliğinde, heykelin kendisi ise 12 m yüksekliğindeydi.

Rodos Heykeli 

Rodos Heykeli
32 metre yüksekliğinde, demir ve taşla desteklenmiş bronzdan yapılmış bir heykeldir. Rodoslular tarafından Güneş Tanrısı Helios'a ithafen yapılmıştır. Yapılışından yok oluşuna kadar yalnızca 56 yıl geçmesine rağmen, Rodos Heykeli dünyanın yedi harikasından biri olmayı başarmıştır. Bunun en büyük sebebi, devasa bir heykel olmasının yanı sıra Rodos adasındaki insanlar için beraberliğin simgesi olması idi. Rodos Heykeli’nin yapılması tam 12 yıl sürmüş ve heykel M.Ö. 282 yılında bitirilmiştir. Liman girişinde bulunan heykel M.Ö. 226 yılında bir deprem sonucunda en zayıf noktası olan dizinden kırıldı. Rodoslular, Firavun Ptolemy III Eurgetes’den restorasyon için yardım teklifi aldılarsa da, bir kâhine başvuruldu ve yardım reddedildi. Neredeyse 900 yıl boyunca heykel harabe halinde kaldı. 654 yılında Araplar Rodos’u feth ettiler. Heykelden kalanları Suriyeli bir Yahudi’ye sattılar.[kaynak belirtilmeli]

İskenderiye Feneri 

İskenderiye Feneri
Tehlikeli kıyı şeridi boyunca gemicileri yönlendirmek amacı ile Mısır'ın İskenderiye kenti kıyısındaki Faros (Pharos) adasında yapılmıştır. Proje Büyük İskender'in komutanları Ptolemy Soter zamanında M.Ö. 290 yılları sonunda başlamış, ölümünden sonra oğlunun hükümdarlığı zamanında bitirilmiştir. Şehrin batı limanında bulunan fener yaklaşık 166 m yüksekliğindedir. Sadece harikaların değil bugüne kadar yapılmış fenerlerin de en yükseğidir. Gemicilik için güvenli bir ortam sağlamak isteyen Yunanlı tüccar Sostratus tarafından finanse edilmiştir. Fener'in en gizemli yanı, gündüzleri bile güneş ışığını denize yansıtmak amacı ile tasarlanmış cilalı bronz aynalarıydı. Geceleri ise aynaların önünde ateşler yakılıyor, böylece aynanın yansıttığı ışık gece yaklaşık 50 km mesafeden görülebiliyordu. Yapı bir dizi depreme kadar bozulmadan kaldı. Fakat depremler ve doğal şartlar sonunda çöktü. Üst kısmı 955 yılında bir deprem ve fırtınada kopan fenerin gövde kısmı da 1302'de başka bir depremde çöktü. En sonunda 1480 yılında Memlük Sultanı Kait-bay tarafından fenerin olduğu yere yapılan bir kalede malzemeleri kullanılmak üzere tamamen yıkıldı.

Kral Mausollos'un Mezarı (Halikarnas Mozalesi) 

Halikarnas Mozolesi
Halikarnas Mozolesi, Kral Mausollos için karısı ve kız kardeşi tarafından yaptırılmış bir mezar. Bodrum civarında yapılmış ve yapımı M.Ö. 350 yılında tamamlanmış. Tabanın üstünde kenarları heykellerle süslenmiş basamaklı bir podyum bulunuyordu. Süslü su mermerinden yapılmış lahit ve mezar odası, podyumun üstünde bulunuyordu ve İyonya tarzı kolonlarla çevrilmişti. Sıra sütunlar, yine heykellerle süslenmiş bir piramit çatıyı destekliyordu. Dört tane savaş atıyla çekilen bir savaş arabası heykeli ise piramidin tavanını donatıyordu. Halikarnas Mozolesi'nin toplam yüksekliği 45 m. idi ve 4 tarafındaki 4 heykelin her birini ayrı bir heykeltıraş yapmıştı. Bu heykeller, tanrıların değil de insanlar ve hayvanların heykelleri olmasından dolayı tarihte özel birer yer tutarlar. 16. yüzyıl boyunca Halikarnas Mozolesi iyi bir durumda korundu. 15. yüzyılda Haçlı Seferleri sırasında St. John şövalyeleri bölgeye geldiler ve bugün Bodrum Kalesi olarak geçen büyük bir kale yaptılar. Bu kalenin yapımında Halikarnas Mozolesi'nin nerdeyse bütün taşları kullanıldı.

Diğer listeler

Yeni harikalar 

İsviçre merkezli "New7Wonders Vakfı", dünyanın yeni 7 harikasını belirlemek için başlattığı yarışmaya 21 finalist eser katıldı. Dünyanın dört bir yanından yaklaşık 100 milyon kişi cep telefonu ve Yeni Yedi Harika [1] adlı internet sitesinde 6 yıl boyunca oy kullanarak dünyanın yeni 7 harikasını seçti. Oylama 7 Temmuz 2007'de (07/07/07) sona erdi. Cep telefonu ve internet oylarıyla belirlenen dünyanın yeni 7 harikası, Portekiz'in başkenti Lizbon'da ilan edildi. Dünyanın yeni 7 harikası; Ürdün'deki Petra Antik Kenti, Çin Seddi, Brezilya'daki Kurtarıcı İsa Heykeli, Peru'daki Machu Picchu Antik Kenti, Meksika'daki Chichen Itza Piramidi, İtalya'nın Roma kentindeki Kolezyum ve Hindistan'daki Tac Mahal anıtmezarı şeklinde sıralandı.

15 Kasım 2011 Salı

DOLAŞIM SİSTEMİ

KALBİN YAPISI

MİKROORGANİZMALAR


SOLUNUM SİSTEMİ


vitaminler

Vitaminler

Vitaminler sağlığımız için gerekli olan elzem organik öğelerdir. Vitamin latin kökenli kelimedir, 'vita' (yaşam) ve 'amin' (azot içerikli bileşim) anlamına gelmektedir. İnsan vücudunda üretilmedikleri için besinlerle alınmak zorundadırlar.
Sağlıklı bir yaşam için bedenimizin 13 vitamin türüne ihtiyacı vardır. Sahip oldukları etki mekanizmalarına göre her vitaminin günde alınması gereken dozu farklıdır.Yetişkin bir insanın günlük doz ihtiyacı tüm vitaminler için ortalama olarak 10 mg kadardır. Yalnızca C vitamini aşağı yukarı 70 mg olarak alınmalıdır. Sigara içen kişilerde C vitamini ihtiyacı 100 mg kadardır.
Vitaminler yağda eriyen ve suda eriyen olmak üzere 2 ana gruba ayrılır: A, D, E ve K vitamininden oluşan yağda eriyen vitaminler sentezleri için kolesterol gerektiren , yağ dokusunda depolanabilen ve ihtiyaç anında salınabilen vitaminlerdir. B vitamin kompleksleri ailesinden ve C vitamininden oluşan suda eriyen vitaminler ise vücutta depolanamazlar ve her gün belirli miktarlarda dışarıdan alınmaları gerekmektedir.


Vitamin A: Yağda eriyen vitaminlerdendir. A vitaminin yapıtaşı beta karotendir ve kanser, damar, sertliği ve katarakt gibi hastalıkları önlediği yolunda önemli bulgular elde edilmiştir. Beta Karoten ve diğer karotenoidler yeşil yapraklı ve sarı sebzelerde ve tahıllarda bulunur. Sağlıklı deri ve saçlar, diş ve kemik gelişimi, bağışıklık sisteminin kuvvetlenmesi gibi fonksiyonları var. Balıkyağında, karaciğerde, tereyağı ve kremada, peynirde, yumurta sarısında A vitamini bulunur. Retinol Equivalant ile ölçülür. A vitamini gereksinimi kadınlarda 4000, erkeklerde ise 5000 ünitedir. Aşırı miktarda alındığında bulantı, kusma, baş ağrısı, iştahsızlık, görme bozukluğu ve eklem ağrılarına, hamilelik sırasında ise bebekte sakatlıklara yol açabilmekte. Eksik miktarda alındığında diş, dişeti ve kemiklerde deformeler, bağışıklık sisteminin zayıflaması, göz kuruluğu, gece körlüğü, yorgunluk gibi rahatsızlıklar ortaya çıkabilir.

Vitamin D: Yağda eriyen vitaminlerdendir. Daha çok iki şekilde bulunur. D2 vitamini ışınlanmış mayalarda ve D3 vitamini ise insan derisinde güneş ışığı ile temas sonucu ortaya çıkar ve çok balık yağında ve yumurta sarısında gibi besin kaynaklarıyla alınmakta. D vitamini eksikliği raşitizm hastalığına, kronik kalp yetmezliğine, osteomalazi hastalığına neden olduğu bilinmektedir. Bedenimiz, ihtiyacı olan D vitamininin % 77-90'ını güneş ışığıyla diğer kısmını da besinlerle alır.Ancak uzmanlar D vitamini için güneşe alternatif olabilecek bazı önerilerde bulunuyorlar:1. Günde 400 ünite D vitamini içeren multivitamin alın.2. D vitamini içeren süt, ekmek, somon balığı gibi besinleri bolca tüketin.3. Haftada 3 defa 5-10 dakika güneşten koruyucu bir ürün kullanmadan yüzünüzü ve kollarınızı güneşlendirin. Aşırı dozda alınan D vitamini mide bulantısı ve kusma, düzensiz kalp atışı, iştah kaybı, böbrek hasarları gibi ters etkilere yol açmakta.

Vitamin E: Yağda eriyen vitaminlerdendir. Bitkisel yağlar ve buğday tanesi en iyi kaynağıdır. E vitamininin diğer ilaçlarla birlikte kullanıldığında parkinson hastalığında olumlu etkiler gösterdiği, kalp krizlerinde hasarların azaltılmasında yararlı olduğu ve yaşlılarda bağışıklığı arttırdığı bilinmektedir. Günlük Vitamin E ihtiyacı kadınlarda 12, erkeklerde ise 15 mg olarak tespit edilmiştir. Eksik vitamin alımlarında kalp hastalıkları ve kanser riski artmakta, konsantrasyon bozukluğu, düşük tiroit hormonu seviyesi, sinir bozukluğu, uyuşukluk, anemi, bağışıklık sisteminde zayıflama gibi rahatsızlıklar görülmektedir.

Vitamin K: Yağda eriyen vitaminlerdendir. Lahana, karnabahar, ıspanak ve diğer yeşil sebzelerde, soya fasulyesi ve tahıllarda bulunur. K vitamini ihtiyacı daha çok antibiyotik tedavisi sırasında bağırsak bakterilerinin üretimi engellendiğinde ortaya çıkmakta.

Vitamin B1: B1 vitamini de suda eriyen vitaminler sınıfındandır. Merkezi sinir sistemi sağlığını korumakta önemli bir rol oynar. B1 vitamini gereksinimi yaş, metabolizma durumu, bağırsak florasındaki bakteri üretimi, besinlerde vitamini indirgeyen enzimlerin varlığına göre değişmekte. B1 vitamini açısından zengin besinler, kuru fasulye, yumurta, bira mayası, bütün hububatlar, kahverengi pirinç ve deniz ürünleridir. B1 vitamininin uzun süre eksikliği kaslarının zayıflamasına ve körelmesine sebep veren beriberi hastalığına yol açmaktadır.

Vitamin B2: B2 vitamini badem, bira mayası, peynir, tavuk, buğday, böbrek gibi besinlerde bulunmakta. B2 vitamini, besinleri enerjiye dönüştürdüğü gibi alyuvarların oluşmasını da sağlamakta. Ayrıca derinin ve gözlerin sağlığını da korur. Enfeksiyon, alkolizm, yanık, mide ve karaciğer hastalıkları tedavisine yardımcı olur. Eksik alındığında ciltte kaşıntı, öğrenme güçlüğü, uykusuzluk, dil ve dudaklarda iltihaplanmalar. Işığa duyarlı gözler, gözlerde yanma ve kaşıntı gibi rahatsızlıklar ortaya çıkabilir.

Vitamin B3: Sığır eti, brokoli, karnabahar, havuç, peynir, mısır unu, yumurta,balık, süt, patates, domates gibi besinlerde bulunur. B3 vitamini kan dolaşımını düzenler, sağlıklı bir deri sağlar, zihinsel hastalıkları tedavi eder. Eksikliğinde pollegra hastalığı oluşur. Aşırı doz alımı ciltte kızarmalara, yanmalara, kusma ve kaşıntıya neden olur.

Vitamin B5: Dana eti, karaciğer, balık, tavuk, yumurta, peynir, fasulye, tüm tahıllar, hububatlar, karnabahar, bezelye, avokado, patates, mısır, kuru yemişler gibi gıdalarda bulunur. Yiyecekleri enerjiye dönüştürür, büyüme ve gelişmeyi sağlar, böbrek üstü bezinin fonksiyonunu destekler ve mide ülseri, alkolizm gibi hastalıların tedavisinde kullanılır. Yüksek doz alımlarında su kaybı ve ishale yol açar.

Vitamin B6: B6 vitamini ihtiyacı, tavuk, balık, ıspanak, patates, muz, kepekli ekmek ve kuruyemiş gibi besinlerle karşılanabilmektedir. Bağışıklık sistemini güçlendirir, kolesterol birikimine engel olarak kalbi korur, böbrek taşı oluşumunu engeller. Önerilen günlük doz 2 mg dır. Yüksek dozda alınması yaşlılarda bağışıklık sistemini güçlendirdiği gibi bazı sinir sorunlarını da iyileştirse de 6 ay süreyle günde 100 mg'dan fazlası sinirleri tahrip edebilir.

Vitamin B12: Hayvansal gıdalarda bulunur. Vejetaryenlerin mutlaka başka kaynaklardan B12 vitamini almaları gerekir. Sinir hücrelerinin büyümesi ve tüm hücrelerin tamirinde önemli rol oynar. Eksik vitamin alımı uyuşukluk, unutkanlık, yorgunluk, sinir bozukluklarına neden olabilir.

Vitamin C: Domates, taze biber ve portakal, limon gibi tüm yeşil sebze ve meyveler C vitamini deposudur. C vitamini eksikliği cilt ve kaslarda kanama, dişeti iltihabı ve kasların zayıflamasına yol açan iskorbüt hastalığını doğurabildiği gibi ilkbahar yorgunluğu ve bağışıklık hastalıklarını da yol açabiliyor. Bebekler için önerilen günlük C vitamin dozu 30 mg dır. Yetişkinlere 70 mg olarak önerilen günlük doz ihtiyacı hamilelik, stres ve ateşli hastalık durumlarında yükselmektedir. Sigara içen kişilerde C vitamini ihtiyacı 100 mg kadardır.

Populasyonlar ve Ekosistem

Ekoloji ile ilgili kavramlar:
EKOLOJİ:Canlıların birbirleriyle ve çevreleriyle olan ilişkilerini inceleyen bilim dalıdır.
TÜR:Aynı kökenden gelen,çiftleştiklerinde verimli döller verebilen canlılara tür denir.
POPULASYON:Belli sınırlar içinde yaşayan,aynı tür canlıların oluşturduğu topluluğa denir.
KOMÜNİTE:Belirli bir bölgede,farklı populasyonların bir araya gelerek oluşturdukları,uyumlu birlikteliklerdir.
EKOSİSTEM:Canlılar,cansız çevreleriyle birlikte ekosistemi oluşturur.
BİYOSFER:Yeryüzündeki canlıların yaşama koşullarına uygunluk gösteren her yer biyosferi tanımlar.Okyanusun derinliklerinden 10bin metre yüksekliğe kadar olan alan biyosfer katmanıdır.
HABİTAT:Canlıların yaşamına uygunluk gösteren alanlardır.Canlının yaşadığı adrestir.Örn:Ankara keçisi,Ankara'da yaşar.
NİŞ:Canlıların yaptığı iştir.Canlıların yaşamlarını sürdürebilmeleri için yaptıkları tüm faaliyetlerdir.
BİYOTOP:Canlıların yaşamlarına uygun çevre koşullarına sahip bölgelerdir.
FLORA:Bitkilerin yaşamlarını sürdürebildiği alanlardır.
FAUNA:Hayvanların yaşamlarını sürdürebildiği alanlardır.
BASKIN TÜR:Bir yaşama birliğinde yer alan en belirgin türdür.
SÜKSESYON:Çevresel faktörlerin etkisiyle,baskın türün yerini başka bir baskın türün almasıdır.
EKOTON:İki yaşama birliğinin kesişme bölgesidir.Bu bölgede canlıların çeşitliliği çok fazladır.
MİKROKLİMA:Bazı bölgelerde sıcaklık,ışık,yağış gibi faktörlerin etkisiyle farklı iklim özelliklerin ortaya çıkmasıdır.
POPULASYON:Belli sınırlar içinde yaşayan,aynı tür canlıların oluşturduğu topluluktur.Örn:
-Bir göldeki alabalıklar
-Ormandaki çam ağaçları
-Mağaradaki yarasalar

Malthus Hipotezi:Populasyonların düzenlenmesinde dış faktörlerin etkili olduğunu savunur.Bu dış faktörler:
-Besin kıtlığı
-Doğal afetler
-Bireyler arasında oluşacak savaşlar
-Göçler
-Çevre faktörleri

Wayn Edward Hipotezi:Bu hipotez ise populasyonların düzenlenmesinde iç faktörlerin etkili olduğunu savunuyor.Bu iç faktörler:
-Doğum kontrolü
-Sosyal davranışlar
-İç güdüye dayalı davranışlar

POPULASYONLARIN ÖZELLİKLERİ
Populasyonun Yoğunluğu:Birim alanda yer alan birey sayısı populasyonun yoğunluğunu belirler.
Taşıma Kapasitesi:Bir populasyonun birey sayısının maksimuma ulaşmasıdır.
Populasyonun Büyüklüğü:Populasyondaki birey sayısını ifade eder.
Doğum Oranı > Ölüm Oranı ve İçe Göçler > Dışa Göçler ise populasyonbüyümektedir.
Doğum Oranı=Ölüm Oranı ve İçe Göçler=Dışa Göçler ise populasyon dengededir.
Doğum Oranı < Ölüm Oranı ve İçe Göçler < Dışa Göçler ise populasyon küçülmektedir.

POPULASYONLARIN GELİŞİM EĞRİSİ:
Birey sayısı a b c d e Zaman Populasyonların gelişim eğrisi beş evreden oluşmaktadır:
a- Kuruluş evresi
b-Pozitif artış evresi:-çevre direnci minimum-doğum>ölüm-içe göç>dışa göç-genç birey>yaşlı birey
c-Negatif artış evresi-çevre direnci maksimum
d-Denge evresi-doğum=ölüm-içe göç=dışa göç-genç birey sayısı=yaşlı birey sayısı
e-Gerileme evresi-Bu evrede birey sayısındaki azalma ölümün,hastalıkların,besin kıtlığının,çevre direncinin,dışa göçlerin artmasından kaynaklanır.
AV-AVCI İLİŞKİSİ
Birey SayısıAvAvcıZamanPopulasyonların zamanla sayıca artma ve azalma durumlarına dalgalanma denir.Av avcı ilişkisinde,avcı sayısı azaldıkça av sayısı artmaktadır.Av sayısında meydana gelen artış zamanla avcı sayısının artmasına neden olur.

CANLILARIN SINIFLANDIRILMASI

Canlıların Sınıflandırılması

Ampirik (=Morfolojik) Sınıflandırma
Aristonun yapmış olduğu sınıflandırma şeklidir.
1.Canlıları morfolojik benzerliklerine göre sınıflama.(kuş ve sinek)
2.Yaşadıkları çevreye göre sınıflama(havada,karada,suda)
3.Beslenme şekillerine göre sınıflama(etçil,otçul)
4.Analog organlarına göre sınıflandırma

Filogenetik (=Bilimsel ,Doğal)Sınıflandırma
1.Köken birliği
2.Genetik benzerliği
3.Akrabalık derecesi
4.Protein benzerliği
5.DNA nükleik asit benzerliği
6.Boşaltım artığı benzerliği
7.Embriyonal orjin
8.Anatomik ve fizyoloji yapı

Homolog Organ:Kökenleri aynı ,görevleri farklı veya aynı olan organlara denir. Örneğin, "Arının kanadı ile sineğin kanadı."(köken ve görevleri aynı)

Analog Organ:Kökenleri farklı ,görevleri aynı olan organlara denir. Örneğin,"Kuşun kanadı ile sineğin kanadı."(kökenleri farklı,görevleri aynı)

NOT:Filogenetik sistematikte
1.Canlıların kromozom sayısı
2.Morfolojik benzerlik
3.Analog organ
4.Yaşanılan çevre dikkate alınmaz.

Sistematik Birimler
Alem--------->Bitkiler Alemden Türe doğru gittikçe:
Şube--------->Tohumlu -Birey sayısı azalır.
Sınıf---------->Kapalı Tohumlu -Çeşitlilik azalır.
Takım-------->Çift Çenekli -Ortak özellik artar.
Familya------->Baklagil -Genetik benzerlik artar.
Cins----------->Fasulye -Akrabalık artar.
Tür----------->Ayşe Kadın Fasulye -Protein benzerliği artar.

TÜR:Sistematikteki en küçük birimdir.Birbirine benzeyen aynı kromozom sayısına sahip,birbirleriyle çiftleştiklerinde kısır olmayan verimli döl oluşturan bireylere tür denir.

Sistematikte İkili İsimlendirme Metodu:
Pinus pinea(Fıstık çamı)
Pinus slvestris(Sarı çam)
Pinus helepensis(Halep çamı)
Pinus nigra(Kara çam)
Pinus buritia(Kızıl çam)

*Türler ikili ad ile adlandırılırlar.İlk isim cins adını belirtirken ikinci isim belirleyici addır.İki isim birden türün adını oluşturur.
*Cins aynıysa familya,takım,sınıf,şube,alem aynıdır.

A-Hücre Sayısına Göre Canlılar
1.Bir Hücreliler:
-Bakteriler
-Mavi-Yeşil Algler
-Cıvık Mantarlar
-Amip
-Öglena
-Terliksi
2.Çok Hücreliler
-Bitkiler
-Hayvanlar
- Bazı Mantarlar


B-Hücre Yapısına Göre Canlılar
1.Prokaryot Hücre
-Çekirdek zarı yoktur.
-DNA ve RNA zarsız,sitoplazma içinde bulunur.
-Zarlı organelleri yoktur.
-Sadece Ribozom organeli bulundurur.
-Hepsi tek hücrelidir.
-Organize çekirdeği olmayan hücredir.

2.Ökaryot Hücre
-Çekirdek zarı vardır.
-DNA ve RNA zarla çevrilidir.
-Zarlı organelleri vardır.
-Tek hücrelide çok hücrelide olabilir.
-Organize çekirdeği olan hücredir.


Canlılar 5 ayrı alemde sınıflandırılırlar.
1.Monera Alemi
2.Protista Alemi
3.Fungiler Alemi
4.Bitkiler Alemi
5.Hayvanlar Alemi

Bilimsel Metod-Biyolojiye Giriş

BİYOLOJİ:Canlıları inceleyen bilim dalıdır.Birçok alt bilim dalına sahiptir.Bunlar:
ZOOLOJİ:Hayvanları inceleyen bilim dalıdır.
BOTANİK:Bitkileri inceleyen bilim dalıdır.
GENETİK:Canlıların genetik özelliklerini ve bu genetik özelliklerin döller boyunca nasıl aktarıldığını inceleyen bilim dalıdır.
MORFOLOJİ:Canlıların dış görünüşünü inceleyen bilim dalıdır.
EKOLOJİ:Canlıların birbirleriyle ve çevreleriyle yapmış oldukları ilişkileri inceleyen bilim dalıdır.
ANATOMİ:Canlının iç ve dış yapısını inceleyen bilim dalıdır.
SİTOLOJİ:Hücreleri inceleyen bilim dalıdır.
HİSTOLOJİ:Dokuları inceleyen bilim dalıdır.
BİYOKİMYA:Canlının kimyasal yapısını inceleyen bilim dalıdır.Örn:kan,hormon vs.
EVRİM:Canlıların milyonlarca yıl boyunca geçirmiş oldukları değişiklikleri inceleyen bilim dalıdır.
FİZYOLOJİ:Doku ve organların görevlerini,sistemlerin çalışma şekillerini,organların birbirleriyle olan etkileşimlerini inceleyen bilim dalıdır.
MOLEKÜLER BİYOLOJİ:Canlıları moleküler düzeyde inceleyen bilim dalıdır.
VİROLOJİ:Virüsleri inceleyen bilim dalıdır.
ORNİTOLOJİ:Kuşları inceleyen bilim dalıdır.
ENTOMOLOJİ:Böcekleri inceleyen bilim dalıdır.
LİMNOLOJİ:Tatlı su canlılarını inceleyen bilim dalıdır.
İHTİYOLOJİ:Balıkları inceleyen bilim dalıdır.
BİLİMSEL METOD
Bilim adamı araştırmalarında şu sırayı takip eder:
  • Problem Tesbiti
  • Gözlem ve deney yaparak problemle ilgili verileri toplar.
Nitel Gözlem:Duyu organlarıyla yapılan gözlemlerdir."Sonbaharda yapraklar sararır."
Nicel Gözlem:Duyu organları ve ölçü aletleriyle yapılan gözlemlerdir."Su 100C'de kaynar."
  • Verilere dayanarak hipotez kurulur.
Hipotez problemin geçici çözüm yoludur.
  • Hipoteze dayalı,tahminlerde bulunulur. "Eğer.......ise.........dır." Şeklindeki kalıp cümlelerdir.
  • Kontrollü deneylerle hipotez sınanır.
Her denemede bir faktör değiştirilerek yapılan deneylerdir.Deneye etki eden faktörleri belirlediği için sonuçları kesindir.
  • Sonuç:
-Kontrollü deneyler sonucunda gözlem ve deney sonuçları hipoteze uymuyorsa hipotez terk edilir ve bundan sonra yapılacak ilk iş yeni bir hipotez kurmaktır.
-Kontrollü deneyler sonunda hipotez doğrulanırsa gerçek olarak kabul edilir.
Gerçek:Herkes tarafından kabul edilen bilgilere denir.Gerçek benzer olayların tümü için genellenebiliyorsa kanun olur.
-Kontrollü deneyler sonunda hipotez kanıtlanmaz ama yeni gerçekle desteklenirse teori durumuna geçer.Örn:"Evrim Teorisi"


BİLİM ADAMININ ÖZELLİKLERİ
  • Yeterli bilgiye sahip olmalı
  • Meraklı,sabırlı ve kuşkucu olmalı
  • Eleştiriye açık ve aynı zamanda eleştiricide olmalı
  • Ön yargıdan uzak,tarafsız ve evrensel olmalı
  • Yorumlayıcı,gözlemleyici ve seçici olmalı
  • Var olan otoriteyi reddedebilmeli

İYİ BİR HİPOTEZİN ÖZELLİKLERİ
  • Eldeki tüm verileri kapsamalı
  • Deney ve gözlemlere açık olmalı
  • Yeni tahminlere yol açabilmeli
  • Probleme çözüm önermeli
  • Açık ve anlaşılır olmalı

VİRÜSLER

Virüsler


Virüsler canlı ile cansız arasında geçit formu oluştururlar.Konak canlı dışında virüsler tamamen cansızdır ancak canlı bir hücre içinde iken canlılık özelliği gösterebilirler.

Özellikleri:
-Herhangi bir konak olmadan yaşayamadıkları için zorunlu parazittirler.
-Nükleik asit molekülü ve bu molekülü örten protein kılıftan meydana gelirler.
-Virüsler de,nükleik asitlerden ya DNA yada RNA bulunur.İkisi aynı anda bulunmaz.
-Antibiyotiklerden etkilenmezler.Ancak yüksek sıcaklık,radyasyondan etkilenirler.
-Enzim üretemezler ancak konak canlıda oluşturdukları enzim taşırlar.
-Konaklarına özgüldürler.Örneğin,kuduz virüsü beyin hücrelerini,hepatit virüsü karaciğer hücrelerini,grip virüsü üst solunum yolu hücrelerinde etkilidir.
-Çoğu hastalık yapıcıdır.(Patojendir)
-Virüsler hacimce büyüyemezler.
-Yeni gen kombinasyonu oluşturabilirler.
-Mutasyona uğrayabilirler.
-Virüslerin organelleri,sitoplazmaları ve çekirdek zarları yoktur.

Virüsler yaşadıkları konak canlılara göre üç grupta incelenir:1.Bitki Virüsleri:Nükleik asitleri RNA 'dır.Örnek,TMV(Tütün Mozaik Virüsü)
2.Hayvan Virüsleri:Nükleik asitleri DNA veya RNA olabilir.Örnek,Kuduz,AIDS virüsü.
3.Bakteri Virüsleri(Bakteriyofajlar):Nükleik asitleri DNA'dır.

Virüslerin Üremesi:
Virüs bakteriye tutunur.Kuyruk kısmındaki enzim ile bakteri hücresinin zarını eritir.Virus DNA sını bakteri hücresinin içerisine bırakır.12dk'lık latent (kuluçka) bir evreden sonra virüs kendi DNA sını bakteri DNA sını kullanarak eşler.Oluşan yeni DNA larda kalıtsal varyasyon görülür(yeni gen kombinasyonu oluşmuştur.) Bakterinin ribozom organelini kullanarak virus yeni DNA'ların etrafına protein kılıflar oluşturur.Oluşan yeni virüsler bakteri hücresini patlatarak dış ortamda yeniden kristalize hale geçer.

İSKELET SİSTEMİ

İskelet Sistemi

İSKELET SİSTEMİ
Canlı vücuduna belli bir şekil veren ve yumuşak organları koruyan,vücuda diklik ve sertlik sağlayan destek dokular iskelet sistemini oluşturur.Bitkilerde pek doku ve sert doku, hayvanlarda ise kas ve kemik doku destek sistemini oluşturur.


Bir Hücrelilerde Destek ve Hareket Sistemi
Bir hücrelilerde organik maddee silisyum oksit,kalsiyum karbonat gibi inorganik maddelerin oluşturduğu salgı,destek yapılarını oluşturur.Bir hücrelilerde genellikle dış iskelet yapısı görülür.Bir hücrelilerde hareket kamçılar,siller,yalancı ayaklarla gerçekleştirilir.
Amip:Yalancı ayak
Öglena:Kamçı
Paramesyum:Sillerle

Taksi (Yer Değiştirme=Göçüm)Hareketleri:
Bir hücreliler aktif olarak göçüm hareketi yaparlar.Taksi hareketi uyarana bağlı olarak ya uyaran yönünde (taksi +) ya da uyarana zıt yönde (taksi -)gerçekleşir. Örneğin,Öglenanın ışığa yönelmesi (+)fototaksidir. Paramesyumun kimyasal maddeden kaçması (-)kemotaksidir.

Bitkilerde Destek ve Hareket
Selüloz çeper bitkiye şekil kazandırma ve desteklik görevi yapar.Ayrıca turgor basıncıda desteklikte etkilidir.Susuz kalan bir bitkinin,turgor basıncı düşünce, yaprakları buruşur,çiçekleri solar,ancak su verilince tekrar eski haline döner.Bitkilerde desteklik görevi yapan pek ve sert dokular bulunur.Hücre çeperi pektin ve selülozla kalınlaşarak pek dokuyu(kollekima),lignin birikerek sert dokuyu oluşturur.Yine bitkilerde iletim demetleride destekliğe yardımcı olurlar.

Bitkide Hareket:
Bitkiler bir uyarı olduğu zaman durum değiştirme hareketi yaparlar.Bu hareketlere irkilme hareketleri denir.Bitkilerde irkilme uyarılma yönüne bağlı olursa tropizma(=yönelme),uyaranın yönüne bağlı olmazsa nasti(=ırganım)hareketleri adını alır.

Tropizma Hareketleri
a-Fototropizma:Bitkinin yaprak veya gövdesinin ışığa yönelmesi (+)fototropizma,kökün ışıktan kaçması(+)fototrpizmadır.
b-Jeotropizma:Kökün yerçekimi doğrultusunda büyümesi (+)jeotropizma,gövdenin yerçekimine zıt büryümesi (-)jeotropizmadır
c-Higrotropizma:Bitki kökünün nemli topraktaki suya yönelmesi (+)higrotropizmadır.
d-Kemotropizma:Bitki kökünün gübreye yönelmesi (+) kemotropizmadır,asitten kaçması ise (-)kemotropizmadır.
e-Termotropizma:Isıya yönelim olayı termotropizmadır.
f-Traumatropizma:Yaraya yönelim olayıdır.
g-Haptotropizma:Engele yönelim hareketidir.Sarmaşıkların dokunduğu yere sarılması(+)haptotropizma,köklerin engellerden kaçması(-)haptotropizmadır.

Nasti Hareketleri
a-Termonasti:Ortam sıcaklığına bağlı ırganım hareketleridir.Lale bitkisinde hava sıcaklığının düşük olduğu günün ilk saatlerinde kapalı,öğlen saatlerinde açık olması
b-Sismonasti:Küstüm otunun sarsıntıyla yapraklarını bir yönde kapatması
c-Tigmonasti:Böcekcçil bitkilerin böcek yakalamak için yapraklarını kapatması
d-Fotonasti:Sarmaşık bitkilerinde ışık varlığında çiçeklerin açılması,ışık yokken çiçeklerin kapanması

Omurgasız Hayvanlarda Destek ve Hareket Sistemi
Süngerlerde:Silisyumoksit ve kalsiyumkarbonat kristallerinden oluşmuş iç iskelet bulunur.
Halkalı Solucanlarda:Hidrolik iskelet bulun ur.Vücut sıvısı ile kas desteklik sağlar. Yumuşakçalarda:Vücudu örten sert bir kabuk bulunur.Bu kabuğa dış iskelet denir.İskelet kalsiyumkarbonat (kalker) oluşur.Dış iskelet koruyucudur.Ancak ağırdır,hareketi zorlaştırır.Yumuşakçalarda kabuk değiştirme yoktur.Kabuk kenarlardan halkalar şeklinde eklenerek büyür.
Eklembacaklılarda:Protein,lipit,kitin ve kalsiyum karbonattan oluşmuş bir dış iskelet bulunur.Bu iskelete kaslar içten bağlanır.Bu iskelet büyümeye engel olmaz çünkü zaman zaman atılarak yeni bir iskelet salgılanır.
Derisidikenlilerde:Deri altında kalkerden oluşmuş bir iç iskelet bulunur.Vücut yüzeyindeki bu dikenler iç iskelete bağlanırlar.
Dış İskeletin Özellikleri:
  • Vücut dışında sertleşmiş kısımdır.
  • Üzerinde vücut örtüsü yoktur.
  • Kara hayvanlarında hem koruyucu hem de su kaybını önleyicidir.
  • Kaslar iskelete içten bağlanır.
  • Hareketi zorlaştırır.

İç İskeletin Özellikleri:
  • Vücut içinde sertleşmiş kısımdır.
  • Üzerinde vücut örüntüsü bulunur.
  • Hareketi kolaylaştırır.Kaslar iskelete dıştan bağlanır.
  • Büyümeye engel değildir.

İnsanda Destek ve Hareket Sistemi
İnsanda hareket,kas,kemik ve eklemlerin birlikte çalışmasıyla gerçekleşir.
1.Kemik Yapısı Ve Çeşitleri:
İnsan iskeletinde kemikler periost denilen kemik zarı ile sarılıdır.Bu zar kemiğin kalınlaşmasını,beslenmesini ve onarımını sağlar.Tüm kemik çeşitlerinde sert kemik doku ve süngerimsi kemik doku bulunur.Süngerimsi kemik dokuda kırmızı kemik iliği bulunur.Uzun kemiklerin gövde kısmında ise ilik kanalı denilen bir boşluk ve bu boşlukta da sarı kemik iliği bulunur.Sarı kemik iliğinde bol miktarda kan damarı mevcuttur ve burada akyuvar çeşitleri üretilir.
a-Uzun Kemikler:İki ucu şişkin,silindir şeklindeki kemiklerdir.Kol ve bacaklarda görülür.Bu kemiklerin şişkin bölgelerinde kırmızı,gövdedeki kanalda ise sarı ilik bulunur.
b-Kısa Kemikler:Genişliği ve eni aynı olan kemiklerdir.Kısa kemiklerde kemik kanalı bulunmaz.Omurgadaki omurlar,el ve ayak bileklerindeki kemikler örnek olarak verilebilirler.
c-Yassı Kemikler:Genişliği fazla olan kemiklerdir.Göğüs kemiği,kaburga kemikleri,leğen kemiği,kürek kemiği ve kafatası kemikleri yassı kemiklerdendir.
d-Düzensiz Şekilli Kemikler:Yüz kemikleri ve kulaktaki çekiç,örs,üzengi kemikleri örnek verilebilir. Baş İskeleti: 22 Gövde iskeleti: 65 Üyeler iskeleti: 120 Toplam: 207 kemik bulunur.

Eklem yapısı ve çeşitleri
Kemikler yan yana ve uç uca geldiklerinde görevlerine ve hareket durmlarına göre aralarında bağlantı yaparlar.
Oynamaz Eklemler:Kafatası gibi iskeletin hareket etmeyen kısımlarındaki kemiklerde görülürler.Kemikler çok sıkı şekilde girinti ve çıkıntılarla birbirlerine bağlanırlar. Bu eklem yapısında eklem sıvısı yoktur.Örn:Kafatası kemikleri


Yarı Oynar Eklemler:Hareketleri sınırlı olan eklemlerdir.Örn:omurlar (omurlar ayrıca ligamentlerle birbirlerine bağlanırlar.),çene kemiği.

Oynar Eklemler:Hareketli eklemlerdir.Bu eklemlerde iki kemik arasında sinoviyal boşluk ve boşlukta da sinoviyal sıvı olduğundan kemikler serbestçe hareket ederler.Sinoviyal boşluk içinde sinoviyal zar vardır.Bu zar kan ve lenf damarlarından sinoviyal sıvıyı süzmeye yarar.Eklemin üzerinde,eklemi koruyan eklem kapsülü bulunur.

Kemiğin Oluşumu:
Kemiklerin oluşumunda kalsiyum,fosfat oranları (tiroit-paratiroit hormonları),beslenme ile alınan mineraller,deriden salgılanan hormonlar (Dvitamini oluşumu) ve genetik faftörler kemiğin oluşumunda etkilidir.
Parathormon
Paratiroid Bezi-------------------> Kan'da kalsiyum az ise ,
Kalsitonin
Tiroid Bezi -----------------------> Kanda kalsiyum fazla ise,
Parathormon,kanda kalsiyum azalınca kemikten kana kalsiyum geçişini hızlandırır. Kalsitonin,Kanda kalsiyum artınca kandan kemiğe kalsiyum geçişini sağlar.


KAS SİSTEMİ:
Kasların Özellikleri
Kas hücreleri birleşerek kas liflerini,kas lifleride birleşerek kas dokuyu oluşturur.
Kaslar kasılma ve gevşeme özelliğine sahip olup iskeleti hareket ettirir ve vücudun yaklaşık yarısını oluştururlar.
Kaslar kimyasal enerjiyi hareket enerjisine çevirerek organları çalıştırır, ve vücudu hareket ettirirler.
Kaslar bulundukları yere göre ve yapacakları işe göre yassı,iğ ve halkasal olmak üzere üç çeşittir. Ağızda,bağırsaklarda halkasal. Kol ve bacak kemikleri çevresinde iğ (mekik) şekilli. Göğüste yassı şekilli kaslar bulunur. Kaslar üç çeşittir:

Düz Kaslar
  • Otonom sinir sistemine bağlıdır.
  • Hareketleri yavaş,uzun süreli ve ritmiktir.
  • İstemsizdirler.
  • Mekik şeklinde,ince ve uzun yapılıdırlar.
  • Tek çekirdekli,beyaz renklidirler.
  • Genelde iç organlarda bulunurlar.

Çizgili Kaslar
  • Merkezi sinir sistemine bağlıdır.
  • Hareketleri hızlı ve kısa sürelidir.
  • İstemli çalışırlar.
  • Silindirik yapılıdırlar.
  • Çok çekirdekli ve kımızı renklidirler.
  • Genelde iskelet kaslarında bulunurlar.

Kalp Kası
  • Otonom sinir sistemine bağlıdır.
  • Yavaş,uzun süreli ve ritmik çalışır.
  • İstemsiz hareket ederler.

CANLILARIN TEMEL BİLEŞENLERİ

Canlıların Temel Bileşenleri

Kimyasal yapılarına göre:İnorganik Moleküller: Su, Mineraller, Asitler,Bazlar ve Tuzlar
Organik Moleküller:Karbonhidratlar,Yağlar,Proteinler, Vitaminler, Nükleik asitler ve ATP
Görevlerine göre:
Enerji Vericiler:Karbonhidratlar,Yağlar,Proteinler,ATP
Yapıcı Onarıcılar:Proteinler,Yağlar,Karbonhidratlar, Vitaminler,Su ve Mineraller
İNORGANİK MOLEKÜLLERSU:Su iyi bir çözüdür.Tüm canlı yapıların büyük bir kısmı sudan oluşur.Enzimatik reaksiyonların gerçekleşmesi için gereklidir.MİNERALLER:Magnezyum (Mg):Bitkilerde klorofil pigmentinin ve bazı enzimlerin yapısında yer alır.
Demir (Fe):Hemoglobin yapısına katılır. Eksikliğinde anemi görülür.
İyot (I):Tiroit bezinin çalışmasında etkilidir.Eksikliğinde guatr hastalığı oluşur.
Kalsiyum (Ca):Kasların kasılmasında etkilidir.Ayrıca kemik ve dişlerin yapısına katılır.Kanın pıhtılaşmasında görev alır.Eksikliğinde kemik ve diş rahatsızlıkları ortaya çıkar.
Fosfor (P):Kemik dişlerin yapısına katılır.
Sodyum (Na),Potasyum (K):Sinirsel iletimde,hücrede asit ve baz dengesinin sağlanmasında,kas faaliyetlerinde görev alır.
ORGANİK MOLEKÜLLEREn çok enerji veren organik bileşikler sırayla:Yağlar
Karbonhidratlar
Proteinler
Enerji hammaddesi olarak kullanım sırası:
Karbonhidratlar
Yağlar
Proteinler
KARBONHİDRATLAR -C,H,O elementlerinden oluşurlar.
-Enerji vericidirler.
-Zar ve çeper yapısına katılırlar.
-Üç grupta incelenirler:Monosakkaritler,Disakkaritler, Polisakkaritler


1.MONOSAKKARİTLER
- Karbonhidratların yapıtaşlarıdır.
- Sindirilemeden kana geçerler.
- Glikozit bağı içermezler.
- 3-7 arasında karbona sahip olabilirler.
3C'lu (triozlar):Gliseraldehit,Pirüvik asit,Gliserik asit
5C'lu (pentozlar):Riboz,Deoksiriboz
6C (heksozlar):Glikoz,Fruktoz,Galaktoz
Glikoz:Kan şekeri olarak bilinir.Beynin yakıtıdır.
Fruktoz:Meyve şekeridir.Enerji verici olarak kullanılır.
Galaktoz:Süt şekeridir.hayvanlarda bulunur.


2-DİSAKKARİTLER:-İki monosakkaritin birleşmesiyle oluşurlar.
-Monosakkaritler birbirlerine glikozit bağlarıyla bağlanırlar.Bu bağ oluşurken su açığa çıkar.
-Sindirildikten sonra kana geçerler.

Önemli disakkaritler ve formülleri:
Glikoz + Glikoz MALTOZ+H2O
Glikoz+ Galaktoz LAKTOZ+H2O
Glikoz+Fruktoz SAKKAROZ +H2O

Maltoz:Arpa şekeridir.Bitkisel kaynaklıdır.
Laktoz:Süt şekeridir.Hayvansal kaynaklıdır.
Sakkaroz:Pancar şekeridir.(çay şekeri) Bitkiseldir.

3-POLİSAKKARİTLER:
-Çok sayıda monosakkaritin glikozit bağıyla bağlanması sonucu oluşurlar.
-Sindirdikten sonra kana geçerler.

Nişasta:Bitkilerin depo maddesidir.Fotosentez sonucu oluşan fazla glikozlar nişasta şeklinde depo edilir.Suda çözünmez.Ayıracı iyottur,mavi renk oluşturur.

Glikojen:Hayvanların depo maddesidir.Fazla alınan glikozlar karaciğer ve kas dokusunda glikojen şeklinde depo edilir.Suda çözünür.Ayıracı iyottur,kahverengi renk oluşturur.

Selüloz:Bitkilerde hücre çeperinin yapısını olşturur.İnsanlar ve hayvanlar selülozu sindiremezler.Otçul hayvanların bağırsaklarında selüloz sindiren bakteriler bulunur.Ancak bu şekilde selülozu sindirebilirler.Suda çözünmez.İyotla boyanmaz.

Kitin:Eklembacaklıların dış iskeletini oluşturur.
Keratin:Sürüngenlerin derilerinde su kaybını engelleyici olarak,ayrıca boynuz, tırnak gibi yapılarda yer alır.
YAĞLAR (Lipidler)-C,H,O, elementlerinden oluşurlar.Bazılarında P ve N elementleri bulunur.
-Suda çözünmezler.Alkol,eter,aseton,benzen gibi maddelerde çözünürler.
-Yapıtaşları yağ asitleri ve gliserollerdir.
-Yağ asitleri ve gliserol ester bağları ile bağlanırlar.
-En çok enerji veren bileşiktir.
-Yağlar deri altında depo edilerek ısı yalıyımı sağlar ve çarpmalara karşı iç organları korur.
-Yağların yıkımı sonucunda su açığa çıkar.Çölde yaşayan hayvanlar ise depo ettikleri yağ ile su ihtiyacını karşılar.


Basit yağlar:
-Nötral yağ veya trigliseritte denir.
3Yağasidi + 1Gliserol Yağ +3H2O
-Karbonhidratlara göre daha fazla enerji vericidirler.
-Yıkımları zor olduğu için enerji için önclikli karbonhidratlar kullanılırlar.
-Karbonları arasında tek bağ olan yağlara doymuş yağlar denir.Genelde hayvansal kökenlidirler. -Karbonları arasında çift bağ olan yağlara ise doymamiş yağlar denir.Bitkisel yağlar denir.
Bileşik yağlar:-Fosfolipidler:Yapılarında nötral yağlardan farklı olarak fosfat ve azot bileşikleri bulunur.Fosfo lipidler hücre zarının yapısına katılırlar.
-Glikolipidler:Glikoz ile bağ yapmiş yağlardır.Hücre zarının yapısında yer alırlar.
-Steroitler:Hormonların ve vitaminlerin yapısına katılırlar.
-Yağ Asitleri:Yağların yapıtaşlarındandı.Genelde bileşikler halinde bulunurlar.

PROTEİNLER-C,H,O, ve N elementlerinden oluşurlar.Bazı proteinlerde kükürt ve proteinde bulunur.
-Yapıcı onarıcı bileşiklerdendir.
-Enerji verici olarakta kullanılırlar.Ancak metabolik faaliyetlerde önemli görevleri olduğu için gerek duyulmadıkça enerji verici olarak kullanılmaz.
-Yapıtaşları aminoasitlerdir.
- Aminoasitler peptit bağları ile birbirlerine bağlanarak proteinleri oluştururlar.
-Çok sayıda aminoasidin bu şekilde birleşmesiyle polipeptidler oluşur.
-Oluşan her peptid bağında bir molekülde su açığa çıkar.Bu nedenle n sayıda aminoasitten oluşan bir proteinin oluşumunda n-1 sayıda su ve yine n-1 asyıda peptid bağı oluşur.
-İhtiyaç olduğunda DNA şifresiyle ribozomlarda sentezlenirler.
-Aminoasitler 20 çeşittir.Bunlardan 8 tanesi temel aminoasit olarak adlandırılır.İnsanlar ve hayvanlar tarafından üretilirken kalan 12 tanesi bitkilerden karşılanır.
-Tüm canlıların proteinleri birbirinden farklıdır.Akrabalarda ise benzerdir.

Proteinlerin farklı oluş nedenleri:-Aminoasitlerin sıralanışı
-Aminoasitlerin sayısı
-Aminoasitlerin çeşidi
-Aminoasitlerin tekrarlanma sıklığı
-DNA şifresiyle oluşmaları da proteinleri farklı kılar.Çünkü tüm canlıların DNA'ları farklıdır.

Örneğin G A L A T A S A R A Y kelimesini oluşturan her harf bir aminoasit çeşidini ifade ederse;
Bu proteinde kaç tane aminoasit vardır.? (11)
Bu proteinde kaç çeşit aminoasit vardır? (7)
Proteinin oluşumunda kaç molekül su açığa çıkar? (10)
Bu proteinin yapısında kaç molekül peptid bağı vardır? (10)
Bu proteinde en çok tekrarlanan aminoasit hangisidir? (A)

Aminoasitlerin Yapısı:
H
(Amino grubu)NH2 C COOH (Karboksil grubu)
R(Değişken grup)
Aminoasitlerin yapısında bulunan H,NH2,COOH her aminoasitte aynı iken Rdeğişkeni aminoasitlerin farklı olmasını sağlar.Amino grubu asit ortamda baz gibi,karboksil grubu ise bazik ortamda asit gibi davranır.Bu nedenle aminoasitler amfoter özellik gösterir.Proteinleri yapısal proteinler ve düzenleyici proteinler olmak üzere ikiye ayırırız.

a-Yapısal proteinler hücre zarında ve bazı organellerin yapısında yer alır.
b-Düzenleyici proteinler ise enzim ve hormonların yapısını oluşturur.

Proteinlerin yüksek sıcaklıkta yapıları bozulur.Bu yapı bozukluğuna denatürasyon denir.

ENZİMLER
Tepkimelerin başlaması için gerekli olan aktivasyon enerjisini düşürürler.Tepkimeleri hızlandırırlar.Biyolojik katalizörlerdir.
Örneğin
A + B ----> C + D Bu tepkimenin gerçekleşebilmesi için aktivasyon enerjisine ihtiyaç vardır.



A+B
C+D
Özellikleri:1.Aktivasyon enerjisini düşürürler.
2.Reaksiyonları hızlandırırlar.
3.Enzimlerin etki ettikleri maddelere substrat denir. Enzimler substrarlarına özgüldür.
4.Enzim subsrat arasında anahtar kilit ilişkisi vardır.
5.Enzimlerin subsratlarına bağlandığı kısma aktif bölge denir.
6.Reaksiyonları başlatmaz,başlamış reaksiyonları hızlandırırlar
7.Tepkimelerden değişmeden çıkarlar.
8.B+M C+D+M burada M enzimdir.Reaksiyona girmiş ve değişmeden çıkmıştır.
9.Enzimler tekrar tekrar kullanılabilirler.
10.Genelde tersinir reaksiyonlarda çalışırlar,yani bir reaksiyonun hem yapımını hem de yıkımını sağlarlar.
11.Her enzimin sentezinden bir gen sorumludur.Enzimler protein yapısına sahip olduklarından DNA şifresine göre üretilirler.(Bir gen bir enzim hipotezi)
12.Enzimlerin en iyi çalışabildiği sıcaklık aralığı 35-37 derecedir.Enzimler protein yapısında olduklarından,proteinler gibi yüksek sıcaklıklarda yapıları bozulur.Bu olaya denatürasyon denir.Düşük sıcaklıklarda ise enzimler aktif değildirler,yapıları bozulmaz.
13.Her enzimin optimum ph değeri diğerlerinden farklı olabilir ancak ph=7 yani nötr ortamlarda genelde iyi çalışırlar.
14.Enzimler %15 su miktarının altında çalışamazlar.
15.Substrat yüzeyleri arttıkça tepkime hızıda artar.
16.Ortamda bulunan substrat ve enzim miktarları beraber arttırılırsa tepkime arttırma oranında hızlanır.
17.Ortamda enzim olmasına rağmen yeterli substrat yoksa tepki yavaşlar.
18.Ortamdaki enzim miktarını sabit tutup substrat miktarını arttırırsak tepkime hızı bir süre sonra sabitlenir.Çünkü enzimler belirli hızlarda çalışırlar.


VİTAMİNLER 1.Düzenleyici olarak görev alan organik moleküllerdir.
2.Enerji vermezler.Eksikliklerinde çeşitli hastalıklar oluşur.
3.Sindirime uğramazlar,çünkü küçük moleküllerdir.
4.Hayvan hücrelerinde sentezlenmezler.Besinlerle alınırlar.
İkiye ayrılırlar:
-Suda eriyen vitaminler
-Yağda eriyen vitaminler
A-Suda Eriyen Vitaminler:B ve C vitaminleridir.
B vitamini:
Vitamin B1,Tiyamin:Eksikliğinde Beriberi hastalığı olşur,zayıflama,iştahsızlık,kramplar ve sinir bozuklukları görülür.Biramayası,kepekli gıdalarda ve tohum embriyolarında bulunur.
Vitamin B2,Riboflavin:Eksikliğinde deri de ağız kenarlarında yarılmalar,gözlerde ışığa karşı duyarlılık görülür.Karaciğer,peynir,yumurta ve buğdaygillerde bulunur.
Vitamin B3,Niyasin:Eksikliğinde ishal,zihin bulanıklığı,depresyon,cilt lezyonları (pellegra)görülür.karnabahar,brokoli,havuç,peynir,yumurta,balık,domates,süt,balıkta bulunur.
Vitamin B5,Pantotenik asiteksikliğinde deride yaralar, saç dökülmesi,sinir sistemi bozuklukları gibi belirtiler görülebilir.
Vitamin B6,PridoksinEksikliğinde sinirlilik,uykusuzluk,yorgunluk,mide bulantısı görülür.Maya,pirinç kabuğunda ve yumurta sarında bulunur.
Vitamin B7,Biyotin.Eksikliğinde kuru ve pullaşan deri ,solgunluk, iştahsızlık,kas ağrıları kolayca kopan, kırılan saçlar, saç dökülmesi, kellik görülür.
Vitamin B9,Folik asit (Gebelikte kullanımı önemlidir.)Eksikliğinde kansızlık meydana gelir.
Vitamin B12 Siyanokobalamin.Eksikliğinde pernisiyöz anemi meydana gelir.Süt,yumurta,karaciğer ve balık yağnda bulunur.